2020 Mi O Gelen?





Küçükken 2020 yılından bahsedilse bilim kurgu filminden bir sahne anlatılıyor sanıp korkup kaçabilirdim. Oysa o sene bu sene!

Hepimiz aralık ayının son günü geldiğinde hayatımızı muhakeme eder, memnun olmadığımız alışkanlıklardan kurtulmak isteğinin depreştiğini fark ederek geride kalan yılın muhasebesini yaparız.
Gel gelelim bir çoğumuz kendimiz için hiçbir değişiklik yapmadan hayatımızın değişmesini ve sorunlarımızın kendiliğinden çözülmesini beklediğimiz için şubat ayı gelmeden yeni yıl kararlarını rafa kaldırırız.
Zerrin Özer'in bir şarkısında dediği gibi; "evli olup bekar kalsam, çalışmadan zengin olsam, çok yiyerek zayıflasam, sevgilimden ayrılmadan her gün yeni aşk yaşasam."
O işler öyle olmuyor işte... Bir bedel ödemeden hiçbir şey elde edemeyiz.

İnsanız, zaman zaman hayatımızın saçını başını tarayıp onu bir düzene sokmak isteriz. Bunun için en uygun zamanlardan biri de yeni yıl. Bir liste hazırlayıp içine dileklerimizi koyup gökyüzüne gülümseyerek bu dileklerin gerçekleşmesini beklemek yerine gerçeğe dönüşmeleri için bir yol haritası çıkarmak daha faydalı olacaktır.
Yeni yıla dair gerçekçi planlar, beklentiler, kararlar kişinin yaşam kalitesini artırırken, hayalperest bir yaklaşımla yapılmak istenen değişikliklerse ruhsal problemlerin habercisi olabilir. O yüzden her yıl olduğu gibi bu yılda; sana, bana, bize yani hepimize ayakları yere sağlam basan yeni yıl kararları alırken ilham verici bazı tavsiyeleri aşağıya bıraktım.

Ne demişler; "kaderimiz kişisel hedeflerimizle şekillenir."

2020'ye saatler kala!

- Yazmanın olumlu enerjisine inan çünkü yazacağın şey ile aranda bir bağ oluşur. Hedeflerini mutlaka yazılı bir hale getir.

- Belirgin ve kesin tanımlar yap! Mesela; "bu yıl spora başlayacağım" yerine "bu yıl haftanın en az 3 günü spor yapacağım" daha net bir ifade olur.

- İnanmalısın. "inanmak başarmanın yarısıdır" (Gözlerini kapat ve hedefini başardığın o anın hayalini kur)

- Terk etmeyi bil çünkü bu hayatta vazgeçmeyi bilen kazanır. Seni mutsuz eden, umutsuz bırakan, sana iyi gelmeyen; kötü iş, eş, ilişki, arkadaş, düşünce, ortam, alışkanlık, gereksiz eşyalar... Bunlardan kurtulman gerek çünkü bunlar senin sırtındaki fazlalıklar. Gerçekten temizlenmiş ve rahatlamış hissetmen için zor olsa da bunu yapmalısın.
En temel gerçek şu ki; sana ait bir şey olsaydı bu ilişki/aşk kesinlikle hayatından gitmezdi. Hayatına geliş amacı ya bir şeyleri değiştirmek ya da sana farkındalık kazandırmaktı, görevini tamamladı. Şimdi onu uğurlamalısın.
Küçük bir tavsiye de şu; birbirini seven insanların kavuşamaması ancak filmlerde olur. Onun için sevilmediğini kabulleneceksin. Acabalarını bitireceksin, bitiremiyorsan acabalarınla hesaplaşacaksın. Hesaplaştıkça ben bunu mu sevmişim demeye başlayacaksın. Artık sevdiğine karşı kurduğun o güçlü bağ bir anda kırılacak, yerini ona karşı soğuma hissi alacak. Eskiden sana güzel gelen şeyleri artık tiksinme yaratmaya başlıyorsa bu onu unutmaya başlamışsın demektir. Yoluna bakabilirsin.

- Bu yıl uzun zamandır ertelediğin, yapmayı ya da almayı istediğin bir şey için kendine bütçe ayır.

- Ve son olarak bu yıl çok isteyip gözünde büyüttüğün bir şeyi öğrenmek için motive ol! Örneğin; araba sürmek, yüzmek, yabancı dil öğrenmek, enstrüman çalmak gibi.

Zor bir dönemden geçtiğim, özellikle son 3-4 ayında bireysel olarak çöküşümü dibine kadar hissettiğim, belirsizliklerle dolu bir yıldı 2019.
Benim için müthiş başlamıştı, iyi de gidiyordu ancak kötü bitti. Sonuç olarak hem ağlattı hem güldürdü.

2020, dilerim 2019'u bana unutturmasan da yeniliklerle ve yeni iyi gelenlerle kendini telafi edebilirsin. Senden umutluyum çünkü çift haneli yılları seviyorum.

2019'un EN'leriyle yazımı noktalıyorum.

EN güzel yemek: Bostanlı'da Pizza Locale'de yediğim pizzanın tadı halen damağımda kaldı.

EN iyi film: Joker

EN güzel içki: BAILEYS

EN iyi şarkı: Sıla'dan "Sabır"

EN güzel giysi: Bol kesim kot ceketim. (Yaz-kış demeden giyesim var.)

EN sevilen söz: "Rastlantı dünyanın en eski ilahi gücüdür. Birine rastlamanız bazen bir ödüldür, bazen de bir ceza."  (İyi insanlara rast gelesiniz!)

EN iyi kitap: IKIGAI (Japonların mutlu ve uzun yaşam sırrı)

EN gurur verici an: Haluk Bilginer'in Emmy Ödülü'nü aldığı o an.

EN güzel an: Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasını aldığı gün.

EN komik an: Fırtınada şemsiye ile havalanan adam affet beni ama sana gözlerimden yaş gelen kadar gülmüştüm.

EN eğlenceli an: Lunapark'a gittiğim gün yağmur başlamıştı ve çareyi Korku Tüneli'ne bilet alıp oraya girmekte buldum.

EN yaşanılası yer: Kıbrıs (Oradan dönmeyi hiç istemedim.)

EN sevilen mekan: Tarihi Asansör ya da Bostanlı Sahil (Karar veremedim)

EN mutlu olunan an: Tatile gitmek! (Nereye ya da kiminle olduğunun bir önemi yok çünkü ben gitmeyi seviyorum.)

EN son ne zaman ağladım?: Dün gece (Kürek kemiğim ağrıyor biraz ondan duygusallaşmış olabilirim)

Şaka bir yana gerçekten dün gece başımı yastığa koyduktan sonra hıçkırarak ağladım. Gece ağladıktan sonra uyumak yeniden doğuş gibi, Anka kuşunun bilmecesinin sırrına vakıf olmakla eş değer. Gözyaşlarının yastığını ıslatmasına alışkın olanlar bilir o anı. Sanki tüm olup biteni, kırgınlığı, kızgınlığı, hayal kırıklığını, güven kaybını sabitliyor.
Aynı zamanda bir şeyleri telafisi olmayacak şekilde değiştiriyor. Ve tebrikler biraz daha katılaştın, biraz daha soğudun aynı zamanda da güçlendin artık!

EN zor an: 3 yıldır emek verdiğim bir işten ayrılmak zorunda kaldığım gün.

EN üzgün an: Hayatımdaki kişiyi çok yanlış tanıdığımı neyse ki çok geç olmadan fark ettiğim gün onunla beraber bir çok insanı da hayatımdan çıkardığımda tüm dengeler değişti.

EN şaşırdığım olay: TMS tedavisiyle kötü anıların hafızadan silinebilmesi. (Black Mirror izleyenler bilir, enfes bir olay bu!)

EN çok tekrarını izlediğim dizi: Ezel (Bu yıl özellikle bazı bölümlerini döne döne izledim.)

EN doğru karar: Sosyal medya hesaplarımı dondurdum. Şimdilik sadece Twitter kullanıyorum o da gündemi ve haberleri takip etmek için.

EN yanlış alışkanlık: Gereksiz şeylere çok fazla para harcıyorum. Sırf bu alışkanlığımdan kurtulmak için kendime kumbara aldım.

EN pişman olduğum an: O son mesajı atmayacaktım. (İçimde kalanları bil diye onca yıl sonra ne diye gönderdim ki o yazıyı sana?)

EN sevilen tatlı: Rulo pasta

EN huzurlu yer: Foça (Buraya her geldiğimde içim huzur doluyor.)

EN çok izlenen internet dizisi: La Casa De Papel

EN sevilen televizyon dizisi: Mucize Doktor (Her bölümde beni ya çok güldürüyor ya da çok ağlatıyor ortası yok.)

EN sinirlendiğim an: Ana haber bültenleri (İzlemeyi bıraktım artık!)

Bakalım kahramanımızı 2020'de ne gibi maceralar bekleyecek? Mutlu seneler olsun.









Yorumlar

Popüler Yayınlar