Kadınlar Ne İster?


 



8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, çalışan kadınlara baskı yapılması ve hemen arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrikanın önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. Kadın işçilerin  böyle haksızca ölmeleri ABD ülkesinde geniş tepkiler aldı. Hazırlanan cenaze törenine 10.000'den fazla kişi katıldı.

http://blog.milliyet.com.tr/8-mart-dunya-kadinlar-gunu/Blog/?BlogNo=352331

Çıkış noktası bu kadar acı olan bir günü "kutlamak" değil de "anmak" daha yerinde bir hareket... Kitap alıntıları, sözler, şiirler, çiçekler, böcekler, küçük ev aletleri ve kozmetik indirimleri güzel olabilir ama davranışlara yansımıyorsa komik oluyor. Nasıl ki bir kadının her şeyden önce normal bir insan gibi kendine maddi, manevi yetebilecek şekilde yetiştirilmesi şart ise karşısına çıkan kişilerin de onun her şeyden önce insan olduğunu kabul ederek ona göre muamele etmesi gerekir.

İhmal edilen, okuma hakkı elinden alınan, ne hissettiği bile sorulmayan, dışarıya karşı güçlü durmak adına duygularını ifade etmesine izin verilmeyen, eve kapatılan, gece rahat rahat dışarı çıkamayan, kendini bir türlü güvende hissedemeyen, sürekli fiziksel özelliklerinden bahsedilen, işler istediği gibi gitmediğinde vurulan, kırılan, en sonunda öldürülen kadınların ve bir zamanların kız çocuklarının büyüdüğü topraklardayız halen ve sebep her ne olursa olsun hiçbir insan bunları yaşamayı hak etmez.

Kadınlar Ne İster?

Kadınlar istemedikleri şeyleri yapmamak ister.

Kadın sevgilisinden ayrıldığında erkeğin bunu kabullenmesini ister.

Kocasından boşanmak istediğinde adamın bela olmamasını ister.

İstediği gibi giyinmek, istediği yerde ve istediği zamanda olmak ister.

Kadın 6 yaşında bir çocukken çıplak ayakla koşup, komşunun kapısını çalıp "amca yetiş babam annemi dövüyor, onu öldürecek" demediği bir çocukluk ister.

Kadın çocuklarının yanında dayak yememek hatta çocuklarının gözleri önünde öldürülmemek ister.

"İlk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki artık toprak bile dişidir. Bu yüzden toprak, 'ana' diye bilinir." 

Mobbingin, şiddetin, iş ve sosyal hayatta eşitsizliğin olduğu böyle bir dönemde hemen hemen her gün en az 1 kadın cinayeti haberine denk gelmek içimi daha da yakıp kavuruyor. Geçmiş ilişkilerimde aldatılmayı, psikolojik şiddeti dibine kadar yaşamış bir kadın olarak bu travmalarım maalesef peşimi bırakmıyor. 

Oysa olaylara hep daha yüksek bir boyuttan bakmayı öğrenmiştim; manevi öğretilere göre ruh dünyaya genişlemek yani tekamül etmek için gelir ve bunu yaşam deneyimleri üzerinden yapar. Hatta bana en zor deneyimleri yaşatan kişiler, beni  en çok seven ve manevi gelişimim için hayatımdaki en zor görevleri üstlenen ruhlardır. Onlar sadece görevlerini yerine getirirler. Dünyayı ve hayatımı; ruhumun büyüyüp, gelişip zenginleşmesi için bir tiyatro sahnesi; yaşamı, yaşam deneyimlerimi tekamül sürecindeki sergilenen oyunlar ve ilişki kurduğum kişileri de birer oyun arkadaşı olarak görmek beni dünyanın maddi düzleminden çıkarıp egomun tuzaklarından koruyor. Manevi gücümü bu şekilde buluyorum. Ta ki bir kadın cinayeti haberi duyana kadar sonra yine işler başa dönüyor ve tüm enerjim yerle bir oluyor.

Şu an ben bu yazıyı yazarken bile kim bilir kaç kadın taciz ediliyor, ölümle tehdit ediliyor, darp ediliyor, sakat bırakılıyor ve öldürülüyor; sosyal medyaya yansıtılınca infial yaratan olaylar bile bir kaç gün sonra unutuluyor.

Üzgünüm, yorgunum ve kırgınım.

Ah canım kadınlar!

Kadın güzelliktir, temizliktir, hoşluktur.

Kadın doğası gereği çeki düzen verir.

Kadınlarla yaşamaya ve çalışmaya alışmış erkekle, kadından mahrum bir hayatı olan erkek arasında dağlar kadar fark vardır.

Bir kız evladı, kız arkadaşı ya da sevgi ve saygı bağı ile birlikte olduğu bir eşi olan erkek çok çok çok farklıdır.

Kadına bağlılığı olan veya alışkanlığı olan adamın kendisine gösterdiği asgari kişisel özen dışında yüreğinde mutlaka şefkat ve sevgi vardır; az ya da çok muhakkak vardır. Görmek isterseniz bunu görürsünüz çünkü muhatap kadın bir şekilde bu değerli duyguları o adamın içine yerleştirir. İstemli veya istemsiz bunu yapar.

Sonuçta kişi nispeten daha olumlu, çevreye karşı daha anlayışlı ve duyarlıdır.

Farkında değilsiniz belki ama kadınların üzerinizde o kadar pozitif etkisi var ki beyler...

Hayata karşı duruşumuzla, bakış açımızla, düşüncelerimizle hepimiz birbirimizden farklıyız. Çeşit çeşit, kendimize has ve benzersiz kadınız.

"Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir." diyen Atatürk'e de minnet doluyuz.

Ve son olarak;

Kadınlar!

Güç kendi içimizde, kalbimizde, merhametimizde, sevgimizde, yoktan var eden ellerimizde, sabırla dolup taşan ruhumuzda.

Biz var ya çok güzeliz!








Yorumlar

Popüler Yayınlar