Veda Etmeyi Sevmiyorum


Zordur çünkü elveda diyebilmek... Zor iştir güzel anılarını uzak siluetlere yolcu etmek. Kıyamadıklarını zamanın hoyrat girdabına uğurlamak... Zordur en yakınındakine uzaktan bakabilmek... Hüzünlerin ve mutlulukların tadını sararmış sayfalarda bırakabilmek. Çok zordur bitmeden başlamaya mecbur olmak hatta buna mecbur bırakılmak.
Hayatın ta kendisidir yaşadıklarımız, yaşamanın en doruk noktasında hatıralarımız.
Kimi zaman beraber güldük katıla katıla, kahkahalarla doyasıya! Sanki bir gün elveda diyeceğimizi bilirmişçesine. Kimi zaman beraber ağladık. Birimizin içini acıtan diğerinin ciğerini yakardı öyle değil mi? Ama hayat bu işte gün geliyor en sevdiklerine veda ederken buluyorsun kendini ya işte o an dünya başına yıkılmışçasına olduğun yerde kalakalıyorsun.
Hem ben veda etmeyi sevmediğim için yazlık kıyafetlerimi kaldırırken öpüp "seneye tekrar görüşürüz" diyen insanım düşün birisine ya da bir şeye veda etmek bana nasıl bir zulümdür?!
Şu yaşıma kadar kaç veda sığdırdım ömrüme? Kaç kişiye veda etmek zorunda kaldım? Kaç kişi veda etti bana? Kimisi sessizdi bu vedaların, kimisi ortalığı ayağa kaldırdı, kimisi zorunlu yapıldı, kimisi öylesine, kimisi şerefsizce yapıldı, kimisi asilce... Sanırım duyduğum en anlamlı veda cümlesi de buydu; "Bazen hep tekrar edip sussak da bazen de gitmek gerekir sırf geri dönebilmek için."

2014'e veda ederken bir şeyler yazmak geldi içimden ben de yazıyorum öyleyse; güldük, mutlu olduk, coştuk, çıldırdık, durulduk, sinirlendik, bağırdık, özledik, üzüldük, ağladık. Güzel şeyler öğrendik, yeni yerler keşfettik, yeni arkadaşlıklar edindik, sevginin evrenselliğini, umut etmenin verdiği vitaminsel etkiyi, gözyaşının ardından gelen bekleyişi, en önemlisi birilerine ya da bir şeylere sabretmeyi öğrendik ki bunun için en sevdiğim sözü tek geçiyorum: "Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktır." Şeyh Edebali nasıl güzel özetlemiş. Hırçın, öfkeli, yırtıcı ve ürkütücü şimşeklerden sonra yağan o görkemli yağmurlarda ıslandık, uysal ama rengarenk gökkuşaklarını ise kaçımız o güzel kafasını kaldırıp görebildi? Gökyüzüne bakın! Başını kaldırıp gökyüzüne baktığında, hiçbir şey bilmiyormuş gibi hissedersin ya bu huzur verir demişler bence sonuna kadar haklılar!
Gerçekleşmesi imkansız gibi görünen fakat gerçekleşen dilekler tutmayı öğrendik, bağırmadan konuşmayı, konuşurken susmayı, hatalı olduğumuz noktada özür dilemeyi, var olmanın yok olmaktan sonraki evre olduğunu ya da yok olmanın alabildiğince var olduğunu... Gün yüzüne çıkmamış kızgınlıkları Kaf Dağı'nın ardında saklamayı, özgürlüğü, sevgiyi en çok da adaleti aradık... Sadece kendimiz için değil başkaları için de dua edebilmeyi öğrendik belki.
                
Kendi adıma 2014 nasıl geçti?

Güzel şeyler buldum, güzel insanlar tanıdım. Hayatı sorguladım farklı insanlarda, farklıydı iklimleri ve kişilikleri ben onları öyle kabul ettim. Sevmediğim ama saygı duyduğum çok insan girdi hayatıma ve ben hepsinden bir şeyler öğrendim.
Mutluluğu aramayı bıraktım onun yerine mutluluğu yaratmaya karar verdim nasılsa bu insanın elindeydi ve fark etmesi için bir sihirli değneğe de ihtiyacı yoktu. Daha çok kitap okudum, daha az televizyon izledim, daha çok gezdim, daha az eve kapandım, daha çok güldüm, daha az ağlamaya çalıştım(çünkü bu bazen insanın elinde olmuyor.) Daha çok paylaştım daha az kendime sakladım, daha çok bulutlara baktım, müzik dinledim, spor yaptım filan. Aşçılık kursuna yazıldım ki bu yıl içinde verdiğim en doğru kararımdı diyebilirim. Daha az nefret ettim, daha çok sevdim, anlamaya çalıştım.
İçimde çıkan isyanları nasıl bastıracağımı, başarısızlığımda benim için gereken ıslahatları, yüreğimin merkezi otoritesini korumayı öğrendim.
                        
Dahası...

Bazı kötülükleri, nefretleri, hataları, çirkinlikleri, hüzünleri, insanları, gözyaşlarını görmezden geldim. Kendimi bilmem gerektiğini anladım; nerede olduğumu, nasıl olmam gerektiğini ve neye ya da kime ihtiyacım olduğunu, yüreğimin ısınmadığı insanlardan uzak durmayı, kendi veznimi çözebilmeyi başardım. Beni sürekli olarak hayal kırıklığına uğratan insanları sevmeye devam etmemem gerektiğini en önemlisi de vazgeçebilmeyi öğrendim.

"Boş verdiklerim var benim.
Artık vazgeçtiklerim.
Olmazsa olmaz dediklerimin,
Olmayabileceğini de öğrendim.
Neyse... dediklerim var benim.
Sağlık olsun deyip geçtiklerim
Hem ben artık,
Eski ben de değilim.
Hayallerim yok benim ve
Şöyle olsa ne güzel olur dediklerim.
Hayırlısı olsun demeyi öğrendiğim gün,
Hayallerimden vazgeçtim."
                                   
Sadece birisinin gözlerinin içine bakıp "sana güveniyorum" diyemedim. Bunu bu yıl da başarabilmeyi öğrenemedim.








Yorumlar

Adsız dedi ki…
Belki zordur.. https://www.youtube.com/watch?v=SU_s8Z8xJyY

Popüler Yayınlar