Yeni Yıl Hikayesi: Umudun Adı 2021

  


 

 

Kahvesinden bir yudum aldı, halen sıcaktı. Soğumasını beklerken gün boyu neler yaptığını düşündü. Bir şey yapmış gibi gelmiyordu. Senenin geri kalanı gibi bugünü de boş geçirmiş hissetti. Neredeyse gece yarısı olacaktı ve sonra yeni bir yıl başlayacaktı. Yeni yıl. Bunun ne anlama geldiğinin pek de farkında olduğu söylenemezdi. Her yıl sonunda kendi kendine bunu sorgulardı. Neden yeni yılın başlangıcı büyük bir şeymiş gibi geliyordu insanlara? İçinden bu soruyu geçirirken belli belirsiz tebessüm etti. Cevabını bulamadığı soruları düşünmekten büyük zevk alıyordu. Kendince bazı cevapları vardı mesela senenin bitmesiyle o seneki kötü şeylerin yok olacağı sanısı ve yeni yılla birlikte her şeye sıfırdan başlayarak güzel şeyler yaşanacağı hissi olabilirdi sebeplerden biri. Zaten sırf bu yüzden her yıl sonunda belli başlı ritüelleri yapmıyor muydu? Misal ne kadar mesaj, mail varsa siliyor adeta telefonunu, bilgisayarını hatta beynini de bu şekilde sıfırlamış olduğuna inanıyordu. "umut" diyordu buna kısaca, bir umutla yaşıyordu insan. Umut yaşamın kaynağı gibi bir şeydi. "umutlu olmak güzel şey" diye geçirdi içinden ama kendisi pek umutlu sayılmazdı. Öldürmeyecek kadar umutluydu sadece çünkü bu anca yetiyordu ona. Zaten çevresinde de hep negatif ve hiçbir şeyden zevk almayan bir insan olarak anılıyordu. Halbuki o öyle düşünmüyordu. Belki biraz gerçeğin, biraz da mantığın esiri olmuştu, o kadar.

Birden kahvesi aklına geldi ve büyükçe bir yudum aldı fincanından. Soğumuştu ama içilebilirdi. Karşısındaki şömine onu yeterince ısıtıyordu zaten. Şöminedeki odunların çıtırtılarını duymaya başladı. Yeni mi başlamışlardı çıtırdamaya yoksa hep vardı da o mu fark etmemişti, bilmiyordu. Önemi de yoktu, bu sesi dinlemeyi seviyordu. Kahvesinden bir yudum daha alarak gözlerini alevlere dikti. Yine yeni yılı düşünüyordu. Havai fişekleri duymayacak kadar şehre uzak olduğu için sevindi. Kutlamalardan oldum olası nefret ediyordu. Bu yüzden her doğum gününde ve yılbaşında bir günlüğüne bu küçük dağ evine gelirdi. Huzur verici bir yerdi burası onun için. Yalnızlığı ve düşünmeyi çok seviyordu zaten. Hatta az sonra telefonunu da kapatacaktı. Bu anın bozulmasını istemiyordu. Onun kutlama şekli de böyleydi ya da kutlamadan kaçma şekli. Yine de insanları biraz anlayabiliyordu. Eğlenmek istemelerini, sıkıcı hayatlarına kısa bir mola verme ihtiyaçlarını, mutlu olma çabalarını anlıyor ve hatta takdir ediyordu. Kendisi de bazen öyle olmak istiyordu fakat çok zordu. Hem halinden de memnundu, değişmeye niyeti pek yoktu.

Birden gözlerini kapattı, uzun süre ateşin ışığına bakmaktan gözleri yanmıştı sanki. Birkaç saniye öylece durdu. Sonra yavaşça gözlerini açtı ve oturduğu yerden kalktı pencerenin kenarına gitti. Perdeyi araladı ve sağ kolunun kenarıyla camdaki buğuyu sildi. Kuru bir karanlık hakimdi dışarıda. Kar yağmamıştı bu sene. Her sene biraz daha değişiyordu dünya. İyi değil kötüye doğru gidiyordu hem dünya hem insanlık; salgınlar, depremler, kuraklıklar, cinayetler. Hem dünya hem insanlık alışmıştı ama buna. Otuz dört yılda insan her şeye alışıyordu. Dile kolay otuz dört yılı devirmişti ve yolun yarısına sadece bir yılı kalmıştı. "yaş otuz beş, yolun yarısı eder" diye espri yapacaktı yaşını soranlara. 

Saatine baktı, çoktan yeni yıla girmişti bile. Bunun farkına varamamış olmak az da olsa neşelendirmişti. Müzik dinlemek istiyordu. Yanı başında duran, eskiden kalma pikabın kapağını kaldırdı, hafifçe üfleyerek tozunu aldı, sevdiği plaklardan birini koyup tekrar şöminenin karşısına geçti.

Ateşin dalgalanan ışığı ve o çok sevdiği kokulu mumlar dışında odayı aydınlatan bir şey yoktu. Evde de ışıkları genelde yakmazdı, öbür türlü gözleri çok yoruluyordu ve loş ortamları da oldukça seviyordu. Kısık seste çalan müzik ve yanan odunların çıtırtısı arasındaki ahenk gecenin bu karanlığına çok yakışıyordu. Şimdi en sevdiği şarabını açmak için mutfağa doğru gitti.

Aslında bir çok sevdiği ve zevk aldığı şey olduğunu fark etti. Çevresindekiler kendisi hakkında yanılıyordu, zaten yanıldıklarını biliyordu ama şimdi bunu kendince ispatlamıştı. Gerçi bu bir şeyi değiştirmeyecekti tıpkı yeni yılın ilk günün bir önceki günden farkı olmaması gibi. İnsanlar da kendisi hakkında halen aynı şeyleri düşünmeye devam edeceklerdi. Düşünceleri değiştirmeye gücü yetmiyordu ve önceki yılın bitmesi "yeni yıla" girildiği anlamına gelmiyordu.

Düşünmekten sıkılmıştı artık. O çok sevdiği şarabından bir yudum aldı sonra bitmesine az kalan kitabını okumak için kitaplığına yöneldi, kitabın hangi sayfada kaldığını gösteren ayracına baktı uzun uzun işte bu da bir umut değil miydi? "2021 umudun adı olsun" diye geçirdi içinden ve olduğu yerde sızana kadar okumaya devam edecekti kitabını zaten yapacak başka da bir şey yoktu.


Yorumlar

Popüler Yayınlar