Ahçı Değil Aşçı!




En çok bunun doğrusunu öğrenmek için kursa yazıldım. Ahçı ne be? "Aşçı" güzel kardeşim yani aş yapan, yemek pişirmeyi kendine meslek edinmiş kimse. Bir öğrenemediniz şunu!
Aslında her şey annemin yaptığı güzel yemekleri kıskanıp "ben de böyle güzel yemekler yapacağım" dememle başladı, Sonra kendimi İzmir Olgunlaşma Enstitüsü'nün mutfağında buldum. Geçtiğimiz mart ayında da kursu başarıyla bitirip sertifikamı aldım.



Zor ama zevkli bir iş aşçılık; bunalınca kafa boşaltmak için çok yararlı bir terapi! Temiz bir tezgah, boş  bir kesme tahtası ve bıçak görünce dayanamayıp yemek yaparken keyiften dört köşe olan bir insansan sen de bendensin gel sarılalım.
Yalnız bu öyle tv programlarında, internette gördüğün videolardaki gibi kahkahalar eşliğinde Tiramisu yapmaya benzemiyor ki ben bizzat işin mutfağına girmiş biri olarak şunu söylemeliyim; Aşçılık dünyanın en güzel, en yaratıcı, en seksi fakat en tehlikeli mesleklerinden. (Kaya İzmir Thermal & Convention bana staj kapılarını açtı sağ olsun. Sertifikayı almadan önce zorunlu olarak yapmamız gereken bu staj süresince pek çok şey gözlemledim, öğrendim.)
Bir kere mutfağa girer girmez ocak başına geçemiyorsun, şanslıysan sebze hazırlık bölümünde haftalarca patates, soğan soyarsın, elin bıçağa alışsın diye! Ocak başına geçtiğinde de yemek yapmıyorsun başında sana tüm tarifleri verecek bir ustan olursa oh ne ala! Yoksa, kendi çabanla öğrendiğin bilgileri elinde not defteri bulaşıkhaneye ya da soğuk hava deposuna girdiğinde gizlice not edersin.
+45 derecede çalışırken, dondurulmuş bir sebze almak için -15 derecedeki soğuk hava deposuna giriyorsun. Çok fena hasta oldum ve mecburen rapor alıp staja gidemediğim günler oldu. Döndüğümde bünyem alışmıştı gerçi bu sefer de staj bitti.
 Kadın için cidden zor bir meslek ama imkansız değil. Erkek ağırlıklı bir ortamdasın öncelikle mesafeni koruman gerekiyor, takı, makyaj malzemesi vs kullanamıyorsun bunlar yasak ve gün içinde çeşitli küfürlere maruz kalabiliyorsun takma! Çünkü zamanla yarışıyorsun ve herkes stres altında, servis başlıyor. Servis bittikten sonra o güzel insanlar o güzel pamuk şekerlere dönüşüveriyorlar. Sen de öyle oluyorsun. Evliysen de düzenli bir hayatının olmadığını bilir, görür ve hissedersin. Kaldı ki resmi tatil günlerinde bile çalışıyor olabilme ihtimalin yüksek!
Sürekli kaynayan kazanlar, malzemeler, bin bir çeşit soslar, baharatlar, kokular ve tatlar başını döndürüyor ve  "yemek yapma sanatı" diye bir kavramın boşuna çıkmadığına şahit oluyorsun.
Yalnız çok dikkatli olmalısın. Şov yapacağım diye havaya bakarak doğrama yapmak gereksiz bir özgüven verir bıçağa bakarken bile parmaklarını alıp götürme ihtimalin yüksek! O yüzden ilk yıllar gözünü bıçaktan ayırmaman gerekiyor.
Servis görevlilerinin façası düzgün, senin akşama kadar didinip yaptığın yemeği o güzelim saçlarından bir tel düşürerek heba edebilirler. Çok laubali olmayıp aranı da iyi tutmaya bak!
Bazı yemeklerle ilgili sırları öğrendiğinde bunu kimseyle paylaşma! (Meslek sırrı denilen bir şey var.)
"Aşçılar da çok para alıyor yav!" diyenler olacaktır kulağını tıka!
Yani aşçılık sadece yemek pişirmek değil, çeşitli sanatlardan beslenip eğitimini almak gerekiyor. Ve tabii ki alanında uzman ustaların süzgecinden geçmeden hiçbir şey öğrenemezsin. Uzun lafın kısası bu yola yıllarını adaman gerekiyor.
Aşk gibidir biraz da dokunduğunda elin yanar, elin yandıkça canın, canın yandıkça acıya alışırsın ardından tadına doyamazsın. "Aşka ve yemek yapmaya sonunu düşünmeden başlayın" der bir söz sanırım her şeyi özetliyor.
Bir çeşit Extreme spor dalı aslında omlet/krep yaparken tavada havaya atıp çevirmek filan of çok heyecanlı! Bu arada bizim sülalede de rahmetli anneannem bir numaralı aşçıymış, sonra kuzenlerimden biri de profesyonel aşçılardan. Genlerden bana da geçtiyse demek!
Neyse, iyi ki gitmişim şu kursa bir ton şey öğrendim, güzel bir çevrem oldu. emeği geçen herkese teşekkür ederim.








Sıradaki ilgi alanıma gelince "Kick Boks" Evet yanlış okumadın, kendimi hazır hissettiğimde bunun kursuna da gitmeyi düşünüyorum, "sen onu da kıvırırsın" dediğini duyar gibiyim. Ay hadi inşallah!
Bu arada kursun verdiği aşçı kıyafetleri bizde kaldı hal böyle olunca ben de ara sıra giyinip evde mutfağa dalıyorum bir sakıncası yoktur umarım anneaaağğğ!






Yorumlar

Popüler Yayınlar